Albert Einstein, özel ve genel görelilik teorilerini geliştiren bir Alman matematikçi ve fizikçidir. 1921’de fotoelektrik etkiyi açıklamasıyla Nobel Fizik Ödülü’nü kazanmıştır. 20. yüzyılın en etkili bilim insanlarından biri olarak kabul edilmektedir.
Albert Einstein, 14 Mart 1879’da Almanya’nın Württemberg kentindeki Ulm’de doğmuştur. Altı hafta sonra aile, daha sonra Luitpold Gymnasium’da eğitimine başladığı Münih’e taşınmıştır. 1880’lerin sonlarına doğru, ailesiyle yemek yiyen Polonyalı bir tıp öğrencisi olan Max Talmud, genç Einstein için gayri resmi bir öğretmen olmuştur. Talmud, öğrencisini, ışığın doğası hakkında rüya görmesi için Einstein’a ilham veren bir çocuk bilim metniyle tanıştırmıştır. Böylece Einstein, ergenlik çağında ilk büyük makalesi olarak görülebilecek olan “Manyetik Alanlarda Eter Durumunun Araştırılması” nı kaleme almıştır.
Daha sonra İtalya’ya taşınmışlardır ve Albert eğitimine Aarau, İsviçre’de devam etmiştir. 1896’da fizik ve matematik öğretmeni olarak yetiştirilmek üzere Zürih’teki İsviçre Federal Politeknik Okuluna girmiştir. Diplomasını kazandığı yıl olan 1901’de İsviçre vatandaşlığını almıştır ve öğretim görevlisi bulamayınca İsviçre Patent Ofisi’nde teknik asistan olarak görev almıştır. 1905’te de doktor unvanını almıştır.
Birçok kişi tarafından teorisyen için “mucize yıl” olarak görülen 1905’te Einstein’ın , dönemin en tanınmış fizik dergilerinden biri olan Annalen der Physik’te dört makalesi yayınlanmıştır. İki tanesi fotoelektrik etkiye ve Brownian hareketine odaklanmıştır. E = MC^2 ve özel görelilik teorisinin ana hatlarını çizen diğer ikisi, Einstein’ın kariyeri ve fizik çalışmalarının seyrini tanımlamaktadır.
Bir fizikçi olarak Einstein’ın birçok keşfi vardır ancak belki de en iyileri; görelilik teorisi ve E = MC^2 dir.
Görecelilik teorisi : Einstein ilk olarak 1905 yılında, fiziği heyecan verici yeni bir yöne götüren “Hareketli Cisimlerin Elektrodinamiği Üzerine” başlıklı makalesinde özel bir görelilik teorisi önermiştir. Kasım 1915’te Einstein, genel görelilik teorisini tamamlamıştır. Einstein, bu teoriyi hayat araştırmalarının sonucu olarak değerlendirmiştir.
Einstein’ın iddiaları, 1919 güneş tutulması sırasında İngiliz gökbilimciler Sir Frank Dyson ve Sir Arthur Eddington tarafından yapılan gözlemler ve ölçümlerle doğrulanmıştır. Böylece küresel bir bilim ikonu doğmuştur.
Einstein’ın E=MC^2 : Einstein’ın madde / enerji ilişkisi hakkındaki 1905 tarihli makalesi, E=MC2 denklemini önermiştir: Bir cismin enerjisi (E), o cismin kütlesi (M) x ışık hızının karesi (C^2)’ne eşittir. Atomik gücü müjdeleyen bir keşif olan bu denklem, küçük madde parçacıklarının, büyük miktarda enerjiye dönüştürülebileceğini öne sürmüştür. Işık hızı sabit olduğu için, bu formül bize enerji ve kütlenin birbiriyle aynı şeyler olduğunu söylemektedir.
1921’de Einstein, görelilik konusundaki fikirleri hala tartışmalı olduğu için fotoelektrik etkiyi açıklamasıyla Nobel Fizik Ödülü’nü kazanmıştır.
II.Dünya Savaşı’ndan sonra Einstein, birleşik alan teorisi ve zaman yolculuğu, solucan delikleri, kara delikler ve evrenin kökenleri dahil olmak üzere genel görelilik teorisinin temel yönleri üzerinde çalışmaya devam etmiştir.
Bununla birlikte, meslektaşlarının çoğu dikkatlerini kuantum teorisine odaklamaya başladığından, çabalarında kendini yalnız hissetmiştir. Hayatının son on yılında, kendisini her zaman yalnız gören Einstein, her türlü spot ışığından daha da uzaklaşarak Princeton’a yakın durmayı ve meslektaşlarıyla fikirlerini işleme koymayı tercih etmiştir.
Einstein 18 Nisan 1955’te 76 yaşında Princeton’daki Üniversite Tıp Merkezi’nde ölmüştür. Önceki gün, İsrail’in yedinci yıldönümünü onurlandırmak için bir konuşma yaparken Einstein, abdominal aort anevrizması geçirmiştir.
Tedavi için hastaneye kaldırılmıştır ancak hayatını yaşadığına ve kaderini kabul etmekle yetindiğine inanarak ameliyatı reddetmiştir. O sırada “İstediğim zaman gitmek istiyorum” demiştir.
“Hayatı yapay olarak uzatmak tatsız. Kendi payıma düşeni yaptım, gitme zamanı. Bunu zarifçe yapacağım.”
Einstein’ın otopsisi sırasında, patolog Thomas Stoltz Harvey, bildirildiğine göre ailesinin rızası olmadan beynini, nörobilim doktorları tarafından korunması ve gelecekteki çalışması için çıkarmıştır. Einstein hayatı boyunca beyin araştırmalarına katılmıştır. Einstein’ın beyni şu anda Princeton Üniversitesi Tıp Merkezi’nde bulunmaktadır. Onun istekleri doğrultusunda vücudunun geri kalanı yakılmıştır ve küller gizli bir yere dağılmıştır.
Yorum ekle